Bir Sevgi İstiyorum

Bir sevgi istiyorum hiç bitmeyen.
Denizler kadar engin, okyanuslar kadar büyük,
Bir sevgi istiyorum, yükseldikçe yükselen arttıkça artan
Tırmandığı dağ ve yokuşlar hiç bitmeyen.
Bir sevgi istiyorum sonu olmayan.
Ömür boyu ve sonrası, devam edecek, bitmeyecek.

Bir sevgi istiyorum uçsuz bucaksız denizlerde
Benzini bitmeyen, bir gemi gibi yüzen.
Bir sevgi istiyorum, arazi vitesi olan.
Zirvesi bulunmayan, bilinmeyen dağlara tırmanan…
Her gün biraz daha yükselen, güçlenen, yeşeren…
Bir sevgi istiyorum sonsuza dek devam eden.

Bir sevgi istiyorum paylaşılan,
Herkese hak ettiği kadar verilen.
Artan eksilmeyen, gönülleri fetheden
Gönülden gönüle tahtlar kuran, gizlenmeyen, özlenen
Özgürce haykırılan bir sevgi istiyorum.
Anaya, babaya, arkadaşa, kardeşe, eşe, dosta…
Bütün insanlığa haykırılan bir sevgi istiyorum.
Seni seviyorum. Sizi seviyorum diye içten gelen.

Bir sevgi istiyorum. Sevdiklerinize nara atan.
Taa kalbinizin iç kısımlarından gelen bir ses tonuyla
söylenen.
Bir sevgi istiyorum, seni seviyorum dediğinizde yankılanan.
Dağlara çarparak, dünyaya yayılırcasına artan
Sevgilim dedikçe, iç dünyanızdan gelen bir sevgiyi anlatan.
Bir tanem, dediğinizde yürekleri hoplatan…
Gülüm dediğinizde, gül kokuları saçan.
Bir sevgi istiyorum, özgürce haykırılan.

Bir sevgi istiyorum, sadece sevmek uğruna paylaşılan.
Dargınlıklara, küskünlüklere yer ayırmayan.
Yükseldikçe yükselen, artıkça artan, bıktırmayan…
Bulutlar üzerinde uçmak kadar güzel olan.
Ömür boyu devam eden, gönüllerde taht kuran...
Bir sevgi istiyorum, hiç bitmeyen tükenmeyen
Baklava kadar tatlı, ana kadar şefkatli…
Paylaştıkça bitmeyen, hepimize nasıp olan…
Bir sevgi istiyorum, geleceğimize miras kalan.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Bir Mesaj Bekliyorum

Bir mesaj bekliyorum.
Her yıl olduğu gibi, kırmızı gülle gelen,
Bir ses bekliyorum ''Merhaba babacığım''
Diyen
Bir mesaj bekliyorum, gelmeyeceğini bile bile
Ve ben yine de bekliyorum.
Bir mesaj
''Babalar günün kutlu olsun babacığım''
Sonuna kırmızı gül eklenmiş,
''Seni çok seviyorum'' yazısı olan.
Bir mesaj bekliyorum
Gelmeyecek biliyorum.
İnan canım seni,
Seni çok özlüyorum.
Şahit buna yaralı kalbim
Ve klavyeme damlayan yaşlarım.
Bir mesaj bekliyorum seni söyleyen,
Senden olan.
Gelmeyecek biliyorum
Ne o mesaj,
Ne de, sen geleceksin.
Seni o kadar özledim ki çiçeğim
O zaman bekle canım,
Bekle…
Ben sana geleceğim.
Ve ben var oldukça inan
Hep seni özleyeceğim.
Sana söz veriyorum.
Bir gün mutlaka ben,
Sana geleceğim.
Çünkü…
Ben seni çok özledim.
Baban

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Mevlana

Erenlerde uyku olmaz,

Uyan pirim, uyan gayrı! ..

Bak, içime girdi korku,

Uyan pirim, uyan gayrı! ..

Yürekten bir çekerek ah,

Gezdi bu can dergah dergah

Korkum nedir bilir Allah,

Uyan pirim, uyan gayra! ..

Öz şîrine kana kana,

Aşk oduyla yana yana,

Mecnun gibi koştum sana,

Uyan pirim, uyan gayrı! ..

Konduğum yer Konya hani,

Aşıkların öz vatani,

Ey gönlümün ilk sultanı,

Aç gözünü, uyan gayrı! ..

Durup hakkın divanına,

Katıldım aşk kervanına,

Kerem kılıp hayranına,

Uyan, pîrim, uyan gayrı...

Söyle aşık yanık yanık,

Yeşil Türbe olsun tanık,

Madde uyur, ruh uyanık,

Uyan pîrim, uyan gayrı! ..

Yağdırdılar durmadan ok,

Delik deşik oldu bağrım! ..

Yüz sürünce dergahına;

Dindi -şükür- dinmez ağrım! ..

Konya,6 Nisan 1947

Osman Yüksel Serdengeçt
Kaynak. Şiir Severler

Mektup 2

Sen benden ne ayrisin, ne gayri...
Amma feryatlarim neye?

Gidisin bir turlu harap ediyor beni, gelisin bir turlu...
Fakat bu iki harabe arasindaki cani gor! ...

Senin icin 'geliyor' dediler; aklim gitti.
Gelirsin, aklim gider; gidersin, aklim gider..
Acik soyle sen akil dusmani misin? ...

Topraga dusen tohum gibi
ben de ayaklarina dusuyorum...
Bu ask ne zaman basak verecek?

Sen; ' Sen ne olursan ol, bana ne? ' diyorsun...
Ben; 'Ne olursan ol bana gel! ...'diyorum...
Hangimiz hakliyiz? ..Soyle..

Artik bu is boyle gitmez. Artik bu attek
Boyle tutmez. Dumanim kesildi, serapa
kor oldum..Anla...

Aksam oluyor, gunes batmak uzere...
Ask uzun bir geceye benzer.
Sabah ayiklar icindir.
Biz ki sarhosuz.
Gel! ...uzun gecelere burunelim...

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Sevdim Sevgilim Diye Ana Yurdu Derinden

'İstiklal Marşı” şairi M. Akif’in ruhuna ithaf'

İyilik ve güzellik taşıyor her yerinden
Sevdim sevgilim diye Anayurdu derinden
Neye baksam sevindim sevdim ne varsa her yerde
Yurtta bulunmak bile deva olur çok derde
Şu uçuşan kırlangıç, sarı asma ne güzel
Şu nur topu yavruda allı basma ne güzel
Güzellik kaynağıdır yeryüzü gök ve deniz
Tatlıdır Anayurtta her yüze bakan beniz
Gözü besler yemyeşil top top çam ağaçları
Ne hoştur karşı dağın kıvrımlı yamaçları
Irmaklarda ırmakta gümüştün balıklar oynaşırlar
Vadilerde yaylada davarlar kaynaşırlar
Başka yerin bu kadar ılık güneşi yoktur
Bence öz yurdun benzeri eşi yoktur
Gözlerim dalar gider ufkun rengarengine
Bilmem hiç rastlanır mı yeryüzünde dengine
Öyle bir renk çökmüş ki mavi,mor diyemezsin
Eflatun mu pembe mi?ateş,kor diyemezsin!
Ne bir ressam eli ne de bir şair dili
O renkleri çizemez anlatamaz besbelli
Herkese ilgi vardır memleket olayında
Başa bir tad gizlidir zorunda kolayında
Her şeyinde bir ahenk her şeyinde bir tad var
İçimizde sevinçten sanki bir çift kanat var
Doyulurmu seyrine ay yıldızlı bayrağın
Uğrunda kim can vermez bu güzelim toprağın
Ne mutlu bu ülkede varlık olmak bir zerre
Anayurtta yaşayan bahtiyardır bin kere

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Bir Güneş Doğmuştu

Senle başlamıştı her şey
Bir güneş doğmuştu
Isıtmıştı bütün bedenimi.
Karanlık dünyama yeni bir gündü
Baharın bütün güzelliği ile gelen.

Bir akşamüstüydü.
Küçük bir masada karşımda sen…
İçten bir sohbet
Ve işte o an, ben dünyanın en şanslısıydım.
Bütün sözlerin en güzelini
Cümlelerin en iyisini duymuştum.
Seni seviyorum.
Demiştin…

Bu ne mutluluktu, tarifsiz
Ne kadarda güzel, seni seviyorum demek
Bu cümleyi duymak…
Sevilmek sevmek,
Sevildiğini bilmek…
Dünya bir başkaydı artık.
Sevgi vardı, sevmek vardı.
Sevilmek vardı özgürce…

Ebemkuşağının altından geçmiştim sanki
Mutluluklar dolmuştu gönül bahçeme…
Artık bir başkaydı hayat.
Her gün, bir başka güzeldi.
Çiçekler bir başka açıyordu
Güneş daha aydınlıktı…
İnsanlar hep mutluydu bence
Ben öyle görüyordum, öyle bakıyordum.
Bir başkaydı, seninle doğan güneş.

Sonra, bulutlar çıktı gökyüzüne
Gölge yaptılar güneşime
Fırtınalar çıktı,
Rüzgârlar esti yüksek dağlardan
Toroslardan, Kaçkarlardan
Kasırgalar çıktı
Siyah bulutlar kapladı gökyüzünü
Aldı götürdüler seni benden
Üşüdüm, titredim günlerce…
Hiç bir ateş ısıtamadı senin ısıttığın kadar
Kayboldu ebemkuşağı
Bozuldu sihir…
Ve sen yoktun artık.

Bir yağmur başlamıştı seninle
Sel olmuştu sevgi
İlmek ilmek dokunmuştu gönlüme
En ince örgüleriyle…
Keşke kara bulutlar çıkmasaydı
Esmeseydi rüzgâr
Seni alıp götürmeseydi…

Kaçmıştı vapur.
Ve ben yapayalnız kalmıştım iskelede.
Ama bir şey vardı bana bıraktığın giderken
Hiç kaybolmayacak, yaşayacak gözlerimde
Artık bütün yüzlerde sen olacaksın.
Seni bulacağım bütün her yerde.
Her masada sen olacaksın
Her ebekuşağı çıktığında seni hatırlayacağım.
Bulutlarda, rüzgârlarda sen…
Yıldızlar senin ışığını sunacak
Ve ben şarkımızı söyleyeceğim hüzünle…
Ben iki kere ağladım...

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Bir Bakış

Bir bakışın manası, yoktur hiç bir lisanda
Bir bakış bazen şifa, bazen zehir olsa da

Bir bakış bir aşığa, neler anlatır neler
Bir bakış bir aşığı senelerce zedeler.

Bir bakış yüreklerde volkanlar oluşturur
Sönmüş yanardağları yeniden tutuşturur

Bir bakış yaralara merhem olur anında
Bir bakış zehir olur, döner durur kanında

Bir bakış yakar seni, sönmez bir ömür boyu
Alır uykularını, istersen gel de uyu.

Bir bakış âşık eder yürekleri hoplatır
Bir bakış aşığını yıllar boyu ağlatır

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Biliyormusun?

En zor olan nedir biliyor musun?
Kalabalıklar içinde yapayalnız,
Akan pınarlar içerisinde susuz ,
Bahçeler içerisinde çiçeksiz, gülsüz,
Sağlık ve sıhhatteyken güçsüz ve neşesiz,
Pırıl pırıl ayaz ve mis kokulu gecelerde uykusuz,
Bu kadar güzel doğada sensiz ve ümitsiz.
Kısaca güzelim, sevilirken sevgisiz kalmak.
Unutulmak, en zor olandır.
En zor olan...

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Bir Şehidin Ardından

Ey kurşunlarla yerlere serilen
Al bayraklara sarılan yiğit!
Ey şehitoğlu şehit!

Ömrünün baharında,
Şehitler diyarında
Bir bahar sabahı
Zikrederken Allah 'ı
Namertler sana,
Pusu kurdular...
Seni kahpece arkadan
Vurdular
Bir bahar sabahı...

Açmamıştı henüz yurt çiçekleri
Vatan gülleri.
Vurdular seni, vurdular
Moskof dölleri...

Namert kurşunlarla yerlere serilen
Ey al bayraklara sarılan yiğit!
Ey şehit oğlu şehit!

Her gün sosyal - itler
Ürüyorlar.
Rüyalarında Barzani'yi görüyorlar.
Kan döküyorlar
Vatan çocuklarının
Tırnaklarını söküyorlar.

Sıkılmış yumruk ar.
Sıkılmış dişler.
Evet bütün bu işler
Türkiye 'de oluyor.
Türkiye'de Türkler
Öldürülüyor, ölüyor..

Nerde hükümet,
Nerde kanun,
Nerde adalet,
Rezalet, rezalet, rezalet.'..
Amma bu millet düşmanı tanırsa,
Bir şahlanırsa,
Bu sosyal - itleri,
Para ile satılmış parazitleri
Bir anda boğar...
Bu işler böyle gitmez kardaşım
Yarın ufuklardan, güneşler doğar! ..
Ey cepleri rubleli,
Moskova kıbleli kızıl, rezil.
Nasıl olsa bu millet sizleri haklar
Alçaklar, haklar...
Sen rahat uyu yiğidim
Arslan şehidim.
Rahat uyu...'

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Bir Kahraman Bekliyoruz

Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgarlarla karışsın!

Adını nakşedelim,eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırdan asırlara...

Savletinle titresin yeniden doğu-batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı...

Ufukları kaplasın bayraklarımız al,al,
Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal! ..

Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler,canım nazlı hilali...

Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!

Selam dursun karşısında bütün şerefler,şanlar!
Namını tebcil etsin,yıldızlar kehkeşanlar...

İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var.
Yavuz gibi diyorum:Bu dünya insana dar!

Bir sada duymak için sahralara düşeyim.
Helal olsun bu yolda,varım yoğum herşeyim! ..

Volkan gibi lav atmış,ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.

Bir deha bekliyoruz,gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.

Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!

Çık,nerdesin,zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz..

Musa ol! Hakka yüksel! tecelli et de Tura.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nura!

İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal,ne kuruntu hakikat istiyorum.

Hakikat,hakikat,hakikat istiyorum! ..

Osman Yüksel SerdengeçtiKaynak. Şiir Severler

Bozkır

Hayalimde yemyeşil bir alem kura kura
Giriyorum gün görmüş bağrı yanık Bozkır'a

Sabır, tevekkül çile burda sonsuzlaşır
Cihet ebedi silinir, insan mekansızlaşır...

Hep aynı ses, aynı renk, aynı şekil, aynı hat! ...
Topraktan ve güneşten gelen sonsuz saltanat! ...

Bozkır sükun, bozkır ruh, bozkır bir derviş gibi!
Kendi kendinden geçmiş, Allah'ı görmüş gibi! ...

Biz Ademi topraktan yaratmışız diyen din! ...
Adını ilan eder her sabah Muhammed'in! ...

Yanmış yağız çehreler, yürekler nur içinde,
İnanan seven insan, sonsuz huzur içinde...

Bozkırlarda 'şimdi'nin, 'acelenin' işi yok!
Motor, sür'at asrının korkunç keşmekeşi yok!

Bir meydan okuyuş var, derinde çok derinde
Asya dile gelirken kağnı tekerlerinde!

Kendini vere vere insan toprak anaya
Yavaş yavaş kavuşur sükun'a Nirvana'ya! ...

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Bilir

Bu dünyanın cefasını,
Ancak cefa çeken bilir.
Darlık nedir yokluk nedir?
Bu hallere düşen bilir.

Sağlık nedir, sıhhat nedir?
Onu, hasta düşen bilir.
Gurbet elin çilesini,
Gurbet ele düşen bilir.

Beklemenin zorluğunu,
Bekleyenler bilebilir.
Hasret nedir, özlem nedir?
Onu ayrı kalan bilir.

Sevgi nedir, sevmek nedir?
Sevenle sevilen bilir.
Âşık olmak nasıl duygu?
Onu âşık olan bilir.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Bilemem

Bahar hüzün ile başladı yine, yaz ayları nasıl olur bilemem.
Kader örmüş ağlarını durmuyor, yakalamış bırakmaz ki
gelemem
İyileşmez yaralarım merhemsiz, akar gider gözyaşımı
silemem
Batmış hüznün dikenleri çıkmıyor, acı çeker gülmek ister
gülemem

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Gelsen De Bir Gelmesen De

Artık olan oldu bize
Gelsen de bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüz yüze
Gelsen de bir gelmesen de

Hep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsen de bir gelmesen de

Bir candır bu bir andır bu
Giden gelmez bir handır bu
Dağ taş değil insandır bu
Gelsen de bir gelmesen de

Göreceğim bir boş kafes
Ceset kalmış çıkmış nefes
Nerde o can nerde o ses
Gelsen de bir gelmesen de

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Cenk Türküsü

Sabahlar olmadan çıktım köyümden
Ayrı düştüm yaranımdan evimden
Nedeyim vazgeçtim ben her şeyimden

Vatansız malı mülkü ne derim
Elimde süngüm cenge giderim

Hısımlar komşular siz hoşça kalın
Ara sırada bir haber salın
Yurt için gidiyorum müsterih olun

Ne yapım böyle imiş kaderim
Elimde süngüm cenge giderim

Kara gözlü anam neden ağlarsın
Ağlarsında yüreğimi dağlarsın
Sabaha doğru ben gideceğim
Akşamdan azığımı bağlarsın

Ağlama kız ana Huda’mız kerim
Elimde süngüm cenge giderim

Gel ey ela gözlü güneş yüzlü yar
Gidip de gelmemek gelip de görmemek var
Son olarak beni bir kerecik sar

Vatanımdır şimdi benim sevgilim
Elimde süngüm cenge giderim

Dedem kayıp olmuş Yemen çölünde
Amcam şehit oldu urum elinde
Babamın ruhu Çanakkale’de

Beşikte bırakmış beni pederim
Elimde süngüm cenge giderim

Mübarek kaza ,cenk,düğüş,sefer
Böyle buyurmuş ulu peygamber
Demiş ki: “Yurt için can veren erler
Mahşerde benimle beraber”

Tanrının buyruğu buna ne derim
Elimde süngüm cenge giderim

Canlandı gözümde yeniden mazi
Ölürsem şehidim kalırsam gazi
Bitiyor Mehmet ‘ in burada sözü

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Hapishane Türküsü

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam
İçtiğimiz gözyaşı, ekmeğimiz gam

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Her yeri kaplamış bir kara duman
Geçmiyor, geçmiyor şu kahpe zaman
Bir af çıkmazsa da halimiz yaman

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Feryadıma ses vermez, duvarlar dilsiz
Geçiyor baharlar çemensiz, gülsüz
Kötürüm gibiyim ayaksız, elsiz

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Hep de bize imiş feleğin cevri
Döndü gayrı dünya, değişti seyri
Bu devir alçaklar, korkaklar devri

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Herkesin derdi de başından aşkın
Her kimi gördümse serseri, şaşkın
Yemeksiz, gömleksiz, perişan, düşkün

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Bozulmuş düzeni, çalmıyor sazım
Geçmiyor, geçmiyor kimseye nazım
Ben bir Köroğlu'yum, nerde Ayvaz'ım

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Çıkar avluda volta vururum
Bu sefil hayatı böyle sürürüm
İflah etmez, ben bu yerde çürürüm

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Düşmüşüm yatağa hastayım, hasta
Gözlerim kapıda, kulağım seste
Yastayım kardaşlar yastayım yasta

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Geceler iner de, doğar yıldızlar
Köyümü andıkça yüreğim sızlar
Aklıma geliyor gelinler, kızlar

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Akşam olur, kapılar kitlenir
Kimi kumar oynar, kimi bitlenir
Buraya düşen her derde katlanır

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Kimi esrar çeker, düşer dalgaya
Kimi bıçak çeker, girer kavgaya
...............................

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanamYıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Her yeri kaplamış bir kara duman
Geçmiyor, geçmiyor şu kahpe zaman
Bir af çıkmazsa da halimiz yaman

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Feryadıma ses vermez, duvarlar dilsiz
Geçiyor baharlar çemensiz, gülsüz
Kötürüm gibiyim ayaksız, elsiz

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Hep de bize imiş feleğin cevri
Döndü gayrı dünya, değişti seyri
Bu devir alçaklar, korkaklar devri

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Herkesin derdi de başından aşkın
Her kimi gördümse serseri, şaşkın
Yemeksiz, gömleksiz, perişan, düşkün

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Bozulmuş düzeni, çalmıyor sazım
Geçmiyor, geçmiyor kimseye nazım
Ben bir Köroğlu'yum, nerde Ayvaz'ım

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Çıkar avluda volta vururum
Bu sefil hayatı böyle sürürüm
İflah etmez, ben bu yerde çürürüm

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Düşmüşüm yatağa hastayım, hasta
Gözlerim kapıda, kulağım seste
Yastayım kardaşlar yastayım yasta

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Geceler iner de, doğar yıldızlar
Köyümü andıkça yüreğim sızlar
Aklıma geliyor gelinler, kızlar

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Akşam olur, kapılar kitlenir
Kimi kumar oynar, kimi bitlenir
Buraya düşen her derde katlanır

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Kimi esrar çeker, düşer dalgaya
Kimi bıçak çeker, girer kavgaya
...............................

Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler

Bilelim

Gelen gider, var mı dünyada kalan?
Dünya yalan değil, insanlar yalan.
Çalış ahret için, aklını kullan.
Ömür çabuk biter, bunu bilelim.

Dağlar aynı dağlar, sular aynı su.
Değişenler insanlardır, doğrusu.
Kişide olmalı ALLAH korkusu.
Korkmayanın sonu kötü bilelim.

Her gün ölüm yaklaşıyor yanına.
Bundan kurtuluş yok, bir düşünsene.
Beş vakit namaz kıl, sarıl Kur’an’a.
Onunla Cennet’e giriş bilelim.

Ömür asır olsa, yine bitecek.
Vade yetip gidiş, vakti gelecek.
Vakti dolan bil ki, O’na dönecek.
Mevla’mızın emri budur bilelim.

Yeme yetim hakkı, söyleme yalan.
İslam’da doğruluk esastır inan.
Azık koy çantana, zamanı kullan.
Yolun sonu bize yakın bilelim.

Bu yolun sonunda, iki yer vardır.
Cennet çok geniştir, cehennem dardır.
Cehennemin içi, ateştir nardır.
Cennete yol, ne taraftan bilelim.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ben Seni Böyle Sevdim

Biliyor musun can?
Bana sevgi nedir, aşk nedir?
Sordular.
Ben de,
Sevilenin, önce hissedilip
Sonra
Gözle görülüp
elektronlarla beyinde buluşup
Önce beyin hücrelerine
Sonra gönüle
gönülden kalbe
kalpten de ruha işlemesidir dedim.
Çünkü ben seni böyle sevdim.

Ben seni,
Önce hissettim.
Sonra gördüm ve elektronlarını
Beyin hücrelerime işledim.
Hislerimle kalbime koydum.
İki birleşimi ruhuma işledim.
Sevgini, ölümsüzleştirdim.
Sen olsan da olmasan da hep varsın bende…
Seni hissedebiliyorum.
Duyabiliyorum.
Ve görebiliyorum
Cemalini, sesini ruhuma işledim.
İşte ben seni ölümsüz sevdim
Ben seni bilinçsiz değil,
Bilimsel sevdim.
Ya sen nasıl sevdin?

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Yangın Var!

Yangın var, bağrım yanık, herkes şaka sanıyor,
Yanıyor avuçlarım bir kor gibi yanıyor.
Ya... Rabbim neydi bu hal, başa gelenler neydi?
Ya ben Cehennem'deyim, ya Cehennem bendeydi,
Denizlere atılsam deniz kurtarmaz beni,
Ufuklara uzansam ufuk da sarmaz beni.

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak. Şiir Severler
Artık iş kalmadı yarenler bizde
Tökezliyor olduk yazıda düzde
Şairdik,hatiptik,yazardık sözde

Ekmeği yemeğe ağızda diş yok
Dedik ya efendim bizlerde iş yok

Sağ yanım titriyor,sol yanım tutmaz
Nabzım tekler durur,muntazam atmaz
Ayağım bir türlü ileri gitmez

Ağzım her an kuru,gözümde yaş yok
Artık bundan böyle bizlerde iş yok

Bir secdeye varsam başım dolanır
Ne yesem ne içsem,miğdem bulanır
Bütün dertler birbirine ulanır

Yuvamız da bomboş uçacak kuş yok
Hayra yorulacak hayal yok,düş yok

Yakını uzağı seçemez oldum
Bir ufak hendeği geçemez oldum
Bir bardak soğuk su içemez oldum

Tatlılarda bile lezzet yok,tat yok
Benim bu halime takacak ad yok

İki adım atsam durmaz düşerim
Eski hallerime şimdi şaşarım
Allah’ım ben böyle nasıl yaşarım

Kendimi kollayacak gövdede baş yok
Bağrıma basacak evlat yok,eş yok

Yaşıtlarım birer birer ölüyor
Yeşil yaprak kara toprak oluyor
Azrail de baş ucumda soluyor

Üstüme dikmeye ağaç yok,taş yok
Arkamdan vermeye yemek yok,aş yok...

Osman Yüksel Serdengeçti
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Beklenen Gül

Bugün benim doğum günüm
Bir mesaj bekledim senden
Her zamanki gibi ilk olan
Ve senden gelen.
Ama gelmedi…
Gelmeyecekti, biliyordum.
Senden gelecek bir gül bekledim.
Güllerin en güzeliydi o,
Ama gelmedi.
Hüzünlendim. Nemlendi gözlerim.
Yükseldi duygularım.
Düğümler oluştu boğazımda.
Anlamsızdı her şey…
Bomboştu dünyam.
Bugün bir yaş büyümüştüm aslında,
Ama on yaş yaşlandım.
Ağlayıp durdum, gün boyu.
Gelmeyen mesajıma, gülüme…

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Bahar Kış Oldu

İçerimde yanan ateştir kordur,
Yaralı bir kalbin tamiri zordur.
Her an çiçeğin bir sonu vardır.
Çiçeklerim soldu bahar kış oldu.

Geçen zaman asla geri alınmaz.
Kırılan bardağa su doldurulmaz.
Var mıdır ki bir gül açınca solmaz,
Açan gülüm soldu bahar kış oldu.

Neden dizlerimde kalmadı derman?
Uyurgezer oldum ben zaman zaman.
Hayaller kurardım hiç yorulmadan,
Hayal baharım da artık kış oldu.

Kışın bahçelerde çiçekler açmaz.
Açsa da cılızdır kokusun saçmaz.
Gönül bahçem ıssız gel derim, gelmez.
Gönül bahçemde de bahar kış oldu.

Anlamadım birden böyle ne oldu?
Bahar yaz bitti de sonbahar geldi.
Bir kaza binlerce kalpleri deldi,
Tedavi etmesi imkânsız oldu.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Babalar Günü

Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm, mutlu mu mutlu
Bir elinden kızını tutar, diğerinden oğlunu
Kutlamışlar gününü babalarının
Eli ellerindeydi babalarının
Yürüyorlardı…
Mutluluk vardı
Hepsinin yüzünde, yeterince…

Bugün, babalar günü.
Üç çocuk gördüm ellerinde çiçek
Bahçeye koşan.
Babaları göründü, bahçe içinde.
Sundular çiçekleri babalarına…
Sarıldılar boynuna.
Öptüler…
Mutluluk…
Bir başka güzeldi o an.
Hayat bir başka anlamlıydı.
İşte bu!
Babayı mutlu kılan
O an, bir başkaydı hayat

Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm.
Hüzünlü…
Vatandan, çocuklarından uzak
Kader savurmuş gurbet ellere.
Terk etmiş yalnızlığa…
Babalar günü ve yapayalnız.
Tek umudu var şimdi.
Teknoloji…
Koştu bilgisayar başına…
Baktı, var mı çevrim içi olan?
Oh ne güzel varlarmış.
Açtı kamerasını özlemle…
Kutladı çocuklar, babalar gününü
Her iki tarafın duygulu bakışları
Hasret, özlem ve buruk bir sevinç
Gözlerde biriken yaşlar…

Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm. Kederli mi kederli
Gurbette yalnız…
Teknolojiden uzak…
Vatandan uzak
Yalnızlık bükmüş belini…
Bu gün babalar günü,
Aramak istedi
Bugün babalar günü, olur muydu arasa?
Hayır.
Onlar aramalıydı.
Üzüldü, boynunu büktü.
Telefonu çaldı o an.
Aradılar işte.
Kutladılar babalar gününü.
Mutluydu.
Çok duyguluydu.
Hasret dolu bir mutluluktu bu
Hissettirmedi içindeki acıyı
Gülümsedi öylece…

Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm.
Hüzünlü mü hüzünlü
Yaşlı mı yaşlı.
Yoktu, arayanı soranı.
Hayatı geçiyordu gözlerinin önünden.
Film şeridi gibi…
Neler yapmamıştı ki çocuklar için.
Ne zorluklara katlanmıştı.
Nelere göğüs germişti.
Ne mülkler kazanmıştı, onlara
Ama şimdi…
Terk edilmişti ve yapayalnızdı.
Yanında, onunla aynı kaderi paylaşanlar vardı.
Huzurevi olmuştu mekânı.
Gözleri yaşlı bir baba
Ağlıyordu babalar gününde sessizce…

Bugün babalar günü,
Çocuklar gürdüm.
Babaları uzaklarda…
Yüzleri hüzünden solmuş
Hasret bürünmüş her yanlarına
Bu gün bir başka acı veriyor hayat.
Ne olur babamız olsaydı derken.
Babalarının elinden tutan…
Çocuklara bakarken.

Bugün çocuklar gördüm.
Babaları olmayan.
Kimi hiç tanımadan kaybetmiş,
Kimisi ise sonradan.
Bir başka hüzündü,
Hiç tatmamak baba sevgisini
Bir başka zordu, babasız olmak.
Siz düşündünüz mü hiç?
Ne kadar da zor, babalar gününde
Babasız kalmak.
Bir çocuk gördüm mezar taşında, ağlar.
Bir çocuk gürdüm.
Babasına dualar okur
Yürekler dağlar.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Babalar

Cefakârdır babalar, katlanır her çileye
Göğüs gerer zorluğa katlanır her hileye
Hayat mücadelesi zorlar durur onları
Yılmazlar hiçbir şeyden sıvamışlar kolları

Çalışır didinirler her gün giderler işe
Tek hedefi aile düşünmez başka bir şey
Hedefi var önünde aldırmaz kara kışa
Zorluklar dayanamaz bu azimli duruşa

Kimisi bunun için çıkmış gurbet ellere,
hasret hüzün yüklemiş yaralı gönüllere
Muhtaç kalmasın yavrum diye, yaban ellere
Bazen dertli dokunmuş sazındaki tellere

Bazıları geçtiler hudut ve sınırları
Hayalinde dolaşır dostları çocukları
Tüketmeye çalışır bitmeyen zorlukları
Hasret almış götürmüş bütün mutlulukları

Çocuğum okusun der en yüksek okullarda
Görmek ister onları, her yerde her kulvarda
Kendi zor da olsa da onlar olmasın darda
Her şeye göğüs gerer hasret çok babalarda

Tek derdi aileye güzel yaşam sunmaktır,
Gerekirse bu yolda seve seve ölmektir.
Tabut ile dönenler buna birer örnektir.
Babalar ailede temel, orta direktir

Beni de kader attı böyle gurbet ellere,
Sıcak gurbet denilen sahralara çöllere.
Haftada bir gömleği hibe ettim terlere
Yastığım bordür taşı, yatak serdim yerlere

Baba olan herkese bu bir hediye olsun
Bütün işlerinizde Rabbim kolaylık versin
Hüzünler sizden uzak gönlünüz neşe dolsun
Ve babalar gününüz kutlu ve mutlu olsun

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ayrılık

Ayrıyım ben gurbet elde gezerim.
Hüzünlüyüm nemli durur gözlerim,
Düşünürüm hep sılamı özlerim.
Gözüm yaşlı benim her gün ayrılık.

Özlüyorum vatanım her gün seni.
Ağlıyorum görenler yoksa beni.
Seviyorum bazı zamanda seni.
Anlıyorum, sevenlerim ayrılık.

Arıyorum ayrı iken dostlarım.
Anlatılmaz şu andaki hislerim.
Gerçekleşir bir gün olur düşlerim.
Kavuşurum dostlarıma ayrılık.

Bilmez idim dost kıymeti ne imiş.
Saymaz idim aylar kaçar gün imiş.
Sormaz idim hasret, özlem ne imiş.
Sen öğrettin bunu bana ayrılık.

Aktaş der ki severim ayrılığı,
Kavuşmaktır bilirim karşılığı,
Köprü olur senle gönül birliği,
Anlaşılır kadir kıymet ayrılık.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Aynaya Baktım

Aynaya bakıyorum
Çok üzgün yüzüm.
İçimde geçmişten kalan izler var.
Şimdi ise içimde oluşan cam kırıkları

Boğazım düğüm düğüm bak hâlâ.
Sen geliyorsun aklıma
Benden çok daha üzgündü yüzün.
Ağlamamak için zor duruyordun.
Ben sena, sen ise ona üzülüyordun.
Ne garip değil mi?
Ben sana, sen ise ona ağlıyordun.
Kaybetmenin hüznü çökmüştü bütün üstümüze…
İmkânsızlıklar mıydı sebep?
Yoksa cesaretsizlik mi?
Çevre mi?
Sevgiye sahip çıkamamak mı?
Sevmek çok güzel,
Sevilmemekse bir hüzün.
Oysaki sevilmiştik ikimiz.

Kaybetmiştik yazık ki,
Ben seni, sense o’nu
Mevlana derki:
"Aşk; Topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır,
Ya canın acıya acıya adım atacaksın,
Ya da canını acıta acıta söküp atacaksın...
Her iki yolda da, tek bir gerçek olacak;
CANIN ÇOK AMA ÇOK ACIYACAK!" ...

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Aşk Ve Sevgi

Birisi, bana anlatsın istiyorum.
Anlatabilen olur mu, sizce aşkı sevgiyi?
Hayır, bence hiç kimse anlatamaz.
Anlatan, kendini anlatır.
Kendi aşkını, sevgisini…
Ben de beni anlatırım, ya da seni…
Gerçek aşk ve sevgiyi anlatamaz kimse.
Bir gün, aşkı sevgiyi yazan bir kalem bulursam eğer…
Ben yazacağım aşkı sevgiyi,
O kalemi bulmalıyım, yazmalıyım aşkı sevgiyi
Ya da,
Aşkın sevginin fotoğrafını çeken bir kamera bulsam.
Çeksem fotoğrafını ikisinin…
İşte bu aşk... Bu da, sevgi desem…
Herkes, görse tanısa,
Aşk nedir sevgi nedir bilse…
Öyle âşık olsa öyle sevse…
Sonuçta da ne o kırılsa, ne de hiç kimse…
Ne kendine suç bulsa, ne de suçlasa…
Yazamadı aşkı kimse.
Herkes kendini anlattı.
Ben aşkı yaşadım, anlatamadım.
Sevdim, sevginin büyüklüğünü öğretemedim.
Bulmalıyım o kalemi.
Yazmalıyım aşkı sevgiyi.
Ya da bulmalıyım, o zarif kamarayı…
Çekmeliyim, fotoğraflarını.
Tarifi yazılamayan aşkın sevginin...

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Anne

Bezlere sararak, büyüttün beni.
Kar, kış ve soğuktan, korudun beni.
Biliyorum çokça, üzmüşüm seni.
Hakkını helâl et, sen bana anne.

Çektin benim için, nice çileler.
Söyledin başımda, bolca ninniler.
Şefkatle doludur, bütün anneler.
Hakkını helâl et, ne olur anne.

Böldün benim için, uykularını.
Hâlâ hatırlarım, ninnilerini.
Demeden anlardın, isteklerimi.
Hakkını helâl et, ne olur anne.

Ağlayınca anlar idin dilimden.
Gezdirirdin beni, tutar elimden.
İsteğim bu senden, gurbet elinden.
Hakkını helâl et, ne olur anne.

Kader böyle ayrı kaldım hep senden.
Hep özledim seni gurbet elinden.
Mevla’m ayırmasın, hakkın yolundan.
Dua et bizlere, ne olur anne.

Anne senden ayrı kaldım kalalı.
İnan benim garip gönlüm yaralı.
Bu gurbet ellere geldim geleli.
Şen değildir gönlüm, bilesin anne.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Anılar

Canlandı anılarım gözümde bugün gibi.
Elli yıllık anılar hatırımda gün gibi.

Bir fotoğraf, bir yorum, canlandı anılarım,
Yanımda büyüklerim ve çocukluk yıllarım.

Zamanı geri sardım maziye gittim bugün.
Sanki hepsi uzakta! Bir ben yemişim sürgün.

Dede, baba dostları, komşular, akrabalar,
Bu hayal penceremde, canlandı hepsi bir an.

Zaman ne çabuk geçti! Zincire vuramadım.
Bütün gücümle koştum, ona kavuşamadım.

Eğer yükseliş varsa, kesin vardır inişi,
Elbette bu koşunun, vardır geri dönüşü.

Bu nasıl bir mercekti, bütün mazimi gördüm.
Ben o günden bugüne, adım adım yürüdüm.

Yaklaştık son adrese koşu bir gün bitecek,
Bu adrese varınca, mermer taş dikilecek.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Anan Gibi

Geceleri hep uykusuz
Ninni söyler başucunda
Ne varsa el avucunda
Bölen olmaz anan gibi

Senin için uykusunu
Bölen olmaz anan gibi
Bebek iken isteğini
Bilen olmaz anan gibi

Hasta olsan başucunda
Duran olmaz anan gibi
Ağlar iken gözyaşını
Silen olmaz anan gibi

Şefkat ile kucaklayan
Saran olmaz anan gibi
Kendinden çok seni seven
Var mıdır ki anan gibi

Ağlayınca başucuna
Gelen olmaz anan gibi
Üzsen bile bil yüzüne
Bakan olmaz anan gibi

Dertlerini paylaşacak
Kimse yoktur anan gibi
Suç işlesen hoş görecek
Kimse yoktur anan gibi

Aktaş der ki sana hasret
Duyan yoktur anan gibi
Ölünce de mezarına
Gelen olmaz anan gibi

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ana

Yıllardır gurbet ellerde
Hasretim ben sana ana
Üzdümse af eyle beni
Hakkını helal et ana

Geceler uykusuz geçer
Ninniler söylerdin bana
Rızasız cennete yol yok
Hakkını helal et ana

Sırtında yük taşır iken
İkinci yüktüm ben sana
Kolların beşikti bana
Hakkını helal et ana

Gurbetin bir köşesinde
Ağlarım nedendir ana
Ayrıyım yıllardır senden
Hasretim ben sana ana

Başımın tacısın ana
Sevgimin gücüsün ana
Dualar ettim Mevla’ma
Cennette yer versin sana

Aktaş der varsam sılaya
Seninle çıksam yaylaya
Muhtacım anne duaya
Dua et ne olur bana

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ah Benim

Ah benim bitmeyen sevgim
Ah benim her şeye güzel bakışım
Ah benim iyimser yanım
Ah benim herkesi seven gönlüm

Ah benim sevmeyenide seven yüreğim
Ah benim kendimle kavgalarım
Ah benim herkese ınanışlarım
Ah benim her gün aldanışlarım

Kavgalarım hep sizinle kimseyle deyil
Yenik düşmem sizlerin yüzünden
Olsun ben böyke kalacagım
Kaybedeceğim, üzüleceğim
Ama ben böyle olacağım

Ah benim güzel bakan gözlerim
Ben böyle bakacağım
Ah benim herkesi seven gönlüm
Kızma bana ben yine seveceğim
Ah benim bu yoldaki kavgalarım
Sizlerede kızmıyorum
Ben sevmek için savaşacağım
Varsın yenilgiler olsun
Ben güzellikler için yaşayacağım.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Asri Aile

Nazik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince
Hatıra bu gelmez mi asrilik denilince?
Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta
Asrilik şartı gelir bunlar için en başta

Hepsi koket, hepsi şık, düzgün kıyafet kılık
Kadınları çaçaron, erkekleri kılıbık
Haftada dört beş gece gelirler bir araya
Kimi şebeğe dönmüş,kimi de maskaraya

Viski, kokteyi; likör, mezeler bol sadöviç
A dö tbl bakara, frap; poker; bezik; briç
Şen müzik divertisman kontuvarı eğlenceler
Sabah olurken biter olan sonsuz geceler

Her gece birkaç yüz papeli sökülüşler
Ayrılırken el sıkıp kırılıp dökülüşler
Hakikatı bilmeyen her halde gıpta eder
Ah ne yüksek yaşayış; ne mesut insanlar der

Asrilik ne demektir anlaması biraz zor
İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor
Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş
Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş

Otuz yıldır gezerim mühiti adı adım
Her inkılap devrinde bir terakki ardım
Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de
Bizdeki asriliği görmedim hiç kimsede

Bir hasbihal edelim ben sana alayım
Bu çok mühim yarayı deşeyim kanatayım
Biraz daha geçerse can evine girecek
Asrilik denen afet bünyeni kemirecek

O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak
Kangren olup çıban her yerini saracak
Asrilerde bulunmaz dostluk,vefa,müveddet
Yalandır,hep riyadır; samimiyet,muhabbet

İşit,fakat inanma o yıldızlı sözünü
Elinden gelse oyar birbirinin gözünü
Sahtedir,gösteriştir ocicili şeyler hep
Candan dosttur sandığın kalkar seni zemmeyler

Ne ahbaplık hissi var ne hak ve hukuk tanır
Ne kimseden sıkılı ne Allahtan utanır
Erkek adı donkişot,kadında yok ar haya
Namus; dinden bahseden burada kalır yaya

Lükstür tuvalettir onlardaki her iman
Mübalağa değildir bu saydıklarım inan
Saç,kaş,kirpik,göz,dudak,yanak hepsi denk
Altın rengi toz penbe beyaz kızıl kara renk
........................................................................

İsraf günahtır dersen katılır güle güle
Binlerce lira verir birkaç metrelik tüle
Saçlar kuaför ister,pamuk eller manikür
Vücuda masaj lazım ayaklara pedikür
.......................................................................

Aklın varsa sokulma,laç onlardan uzağa
Görünüşe aldırma tutulursun tuzağa
Asriliğe imrenir bakarken sağa sola
Hali vakti yerinde kimseler düşer ağa

Üşüşürler başına içki kumar boğarlar
Metelik kalmayınca art kapıdan kovarlar
Asri denen kibarın dolabı böyle döner
Lakin öbür tarafta birçok ocaklar söner
...................................................................

Asriler işte böyle yarı Türk yarı frenk
Kadınlar çaçaron kozmopolittir erkek
Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı?
Müslümanlık kaygusu Türlük duygusu var mı?

.........................................................................

Oğlan hoppa, kız züppe,ana sürtük, baba kaz
Bundan daha asri aile olamaz
Asriliğin manası edep,irfan demektir
Bizdekine gelince düpedüz bo. yemektir

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak.Antoloji.com

Ağıtlar

Yıllardır,yıllardır hayaller kurdum,
Seni anam gibi aradım durdum,
Ey benim sevgilim ,ey Anayurdum,
Nerde benim Oral- Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Gövden bir yerde başın bir yerde,
Aramıza inmiş bir demir perde,
Söyle Turan sen nerdesin , ben nerde?
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Turan ellerinden haber gelmiyor,
Yarabbi derdimi kimse bilmiyor ,
Dört asırdır Türkün yüzü gülmüyor,
Akşam olur sabah olur ağlarım
Nerde benim Oral- Altay dağlarım?
Koskoca bir alem göçmüş yıkılmış,
Türbelerin , camilerin yakılmış,
Meydanlara kara putlar dikilmiş,
Buhara der, Semerkant der ağlarım
Nerde benim Oral- Altay dağlarım
Kimlere söylesem bilmem derdimi,
Acaba dünya böyle zulüm gördü mü,
Bozkurt gitmiş ayı basmış yurdumu,
Bozkurtum der özyurdum der ağlarım
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?
Sen ey Hazar ,engin Hazar,Türk Hazar,
Söyle bana boylarında kimler gezer?..
Kafir moskof yine mezar mı kazar?
Seyhun gibi, Ceyhun gibi çağlarım,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?..
Moskof bayrağını çekmiş gemiler,
Yol alırken dalgaların iniler,
Her gelen haber de derdim yeniler
Nerde benim Oral- Altay dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım
Vatanlar,vatanlar,esir vatanlar,
Ey yüreği vatan için atarlar,
Toplanın elleri silah tutanlar,
Kıyam etsin ölülerim,sağlarım,
Nerede benim yaslı tanrı dağlarım?..
Esen yellere bak sevda yelidir,
Açan güllere bak bayrak alıdır,
Senden ayrı düşen gönül delidir,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım
Duman olur dağlarına ağsam mı?
Yağmur olup dağlarına yağsa mı?
Yıldız olup göklerine doğsam mı?
Ah çeker de yaşın yaşın ağlarım
Nerede benim Oral-Altay dağlarım
Doğmuyor,doğmuyor aylar,yıldızlar
Çalmıyor kırılmış kopuzlar,sazlar
Karalar bağlamış gelinler,kızlar
Akşam olur sabah olur ağlarım
Nerede benim yaslı Tanrı dağlarım
Allah Allah diyen ezanlar nerede?
Efeler,yiğitler,kızanlar nerede?
Taşkentler,Kırımlar,kazanlar nerede?
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Artık Dede Korkut öğüt vermiyor
Gültekinden bildirgeler gelmiyor
Ne söylesem olmuyor, ah olmuyor
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Sürüler dağılmış,yaylamaz olmuş
Irmaklar kurumuş,çağlamaz olmuş
Ozanlar,Şamanlar söylemez olmuş
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Mağripten maşriki soranlar hani?
Çini,Viyana’yı soranlar hani?
Üç kıtada dimdik duranlar hani?
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Geçmiş günler birer hayal oldular,
Bedr-i tam idiler,Hilal oldular,
Dün cevapken bugün sual oldular,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Kınaman dostlarım gözümde yaş var,
Şu kara bağrımda bir kara taş var,
Tam elli iki milyon esir gardaş var,
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım

Osman Yüksel Serdengeçti

Ayasofya

Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...

Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...

Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...

Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...
Kur'an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...

Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...

Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...

Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...

Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...

Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak.Antoloji.com

Allah Dostu

Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel;
Bir aksamdı ki, zaman, donacak kadar güzel.

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Allah Diyene

Her şey, her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canım kurban, başı secdede,
İki büklüm, Allah diyene

Akıl, kırık kanadı hiçin;
Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'...
Bağlı, perçin üstüne perçin,
Benim gönlüm Allah diyene...

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Allah Diyen


Ellerime uzanan dudakları tepeyim
Allah diyen gel seni ayağından öpeyim.

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Allah Derim

Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!

Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem!

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Allah'ın Sevgilisi


Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?
Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Akrostiş

İhtilal acentası...
Solun tam da ortası.
Moskof ’un oltası..
Eli, zulüm muştası.
Tek ümidi, cuntası

İnkılap, avantası...
Nemrut, onun atası...
Ölüm yolu, rotası..
Namlı servet çantası..
Ünlü küfür softası..

(1968)

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Akılcı

Yalnız göze güvenen şu kör akılcıya bak!
Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak!

1976 Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler

Affet

göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,
affet senden habersiz aldığım her nefesten...

Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak. Şiir Severler
X