Anan Gibi

Geceleri hep uykusuz
Ninni söyler başucunda
Ne varsa el avucunda
Bölen olmaz anan gibi

Senin için uykusunu
Bölen olmaz anan gibi
Bebek iken isteğini
Bilen olmaz anan gibi

Hasta olsan başucunda
Duran olmaz anan gibi
Ağlar iken gözyaşını
Silen olmaz anan gibi

Şefkat ile kucaklayan
Saran olmaz anan gibi
Kendinden çok seni seven
Var mıdır ki anan gibi

Ağlayınca başucuna
Gelen olmaz anan gibi
Üzsen bile bil yüzüne
Bakan olmaz anan gibi

Dertlerini paylaşacak
Kimse yoktur anan gibi
Suç işlesen hoş görecek
Kimse yoktur anan gibi

Aktaş der ki sana hasret
Duyan yoktur anan gibi
Ölünce de mezarına
Gelen olmaz anan gibi

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ana

Yıllardır gurbet ellerde
Hasretim ben sana ana
Üzdümse af eyle beni
Hakkını helal et ana

Geceler uykusuz geçer
Ninniler söylerdin bana
Rızasız cennete yol yok
Hakkını helal et ana

Sırtında yük taşır iken
İkinci yüktüm ben sana
Kolların beşikti bana
Hakkını helal et ana

Gurbetin bir köşesinde
Ağlarım nedendir ana
Ayrıyım yıllardır senden
Hasretim ben sana ana

Başımın tacısın ana
Sevgimin gücüsün ana
Dualar ettim Mevla’ma
Cennette yer versin sana

Aktaş der varsam sılaya
Seninle çıksam yaylaya
Muhtacım anne duaya
Dua et ne olur bana

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Ah Benim

Ah benim bitmeyen sevgim
Ah benim her şeye güzel bakışım
Ah benim iyimser yanım
Ah benim herkesi seven gönlüm

Ah benim sevmeyenide seven yüreğim
Ah benim kendimle kavgalarım
Ah benim herkese ınanışlarım
Ah benim her gün aldanışlarım

Kavgalarım hep sizinle kimseyle deyil
Yenik düşmem sizlerin yüzünden
Olsun ben böyke kalacagım
Kaybedeceğim, üzüleceğim
Ama ben böyle olacağım

Ah benim güzel bakan gözlerim
Ben böyle bakacağım
Ah benim herkesi seven gönlüm
Kızma bana ben yine seveceğim
Ah benim bu yoldaki kavgalarım
Sizlerede kızmıyorum
Ben sevmek için savaşacağım
Varsın yenilgiler olsun
Ben güzellikler için yaşayacağım.

Halil Aktaş
Kaynak. Şiir Severler

Asri Aile

Nazik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince
Hatıra bu gelmez mi asrilik denilince?
Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta
Asrilik şartı gelir bunlar için en başta

Hepsi koket, hepsi şık, düzgün kıyafet kılık
Kadınları çaçaron, erkekleri kılıbık
Haftada dört beş gece gelirler bir araya
Kimi şebeğe dönmüş,kimi de maskaraya

Viski, kokteyi; likör, mezeler bol sadöviç
A dö tbl bakara, frap; poker; bezik; briç
Şen müzik divertisman kontuvarı eğlenceler
Sabah olurken biter olan sonsuz geceler

Her gece birkaç yüz papeli sökülüşler
Ayrılırken el sıkıp kırılıp dökülüşler
Hakikatı bilmeyen her halde gıpta eder
Ah ne yüksek yaşayış; ne mesut insanlar der

Asrilik ne demektir anlaması biraz zor
İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor
Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş
Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş

Otuz yıldır gezerim mühiti adı adım
Her inkılap devrinde bir terakki ardım
Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de
Bizdeki asriliği görmedim hiç kimsede

Bir hasbihal edelim ben sana alayım
Bu çok mühim yarayı deşeyim kanatayım
Biraz daha geçerse can evine girecek
Asrilik denen afet bünyeni kemirecek

O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak
Kangren olup çıban her yerini saracak
Asrilerde bulunmaz dostluk,vefa,müveddet
Yalandır,hep riyadır; samimiyet,muhabbet

İşit,fakat inanma o yıldızlı sözünü
Elinden gelse oyar birbirinin gözünü
Sahtedir,gösteriştir ocicili şeyler hep
Candan dosttur sandığın kalkar seni zemmeyler

Ne ahbaplık hissi var ne hak ve hukuk tanır
Ne kimseden sıkılı ne Allahtan utanır
Erkek adı donkişot,kadında yok ar haya
Namus; dinden bahseden burada kalır yaya

Lükstür tuvalettir onlardaki her iman
Mübalağa değildir bu saydıklarım inan
Saç,kaş,kirpik,göz,dudak,yanak hepsi denk
Altın rengi toz penbe beyaz kızıl kara renk
........................................................................

İsraf günahtır dersen katılır güle güle
Binlerce lira verir birkaç metrelik tüle
Saçlar kuaför ister,pamuk eller manikür
Vücuda masaj lazım ayaklara pedikür
.......................................................................

Aklın varsa sokulma,laç onlardan uzağa
Görünüşe aldırma tutulursun tuzağa
Asriliğe imrenir bakarken sağa sola
Hali vakti yerinde kimseler düşer ağa

Üşüşürler başına içki kumar boğarlar
Metelik kalmayınca art kapıdan kovarlar
Asri denen kibarın dolabı böyle döner
Lakin öbür tarafta birçok ocaklar söner
...................................................................

Asriler işte böyle yarı Türk yarı frenk
Kadınlar çaçaron kozmopolittir erkek
Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı?
Müslümanlık kaygusu Türlük duygusu var mı?

.........................................................................

Oğlan hoppa, kız züppe,ana sürtük, baba kaz
Bundan daha asri aile olamaz
Asriliğin manası edep,irfan demektir
Bizdekine gelince düpedüz bo. yemektir

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak.Antoloji.com

Ağıtlar

Yıllardır,yıllardır hayaller kurdum,
Seni anam gibi aradım durdum,
Ey benim sevgilim ,ey Anayurdum,
Nerde benim Oral- Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Gövden bir yerde başın bir yerde,
Aramıza inmiş bir demir perde,
Söyle Turan sen nerdesin , ben nerde?
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Turan ellerinden haber gelmiyor,
Yarabbi derdimi kimse bilmiyor ,
Dört asırdır Türkün yüzü gülmüyor,
Akşam olur sabah olur ağlarım
Nerde benim Oral- Altay dağlarım?
Koskoca bir alem göçmüş yıkılmış,
Türbelerin , camilerin yakılmış,
Meydanlara kara putlar dikilmiş,
Buhara der, Semerkant der ağlarım
Nerde benim Oral- Altay dağlarım
Kimlere söylesem bilmem derdimi,
Acaba dünya böyle zulüm gördü mü,
Bozkurt gitmiş ayı basmış yurdumu,
Bozkurtum der özyurdum der ağlarım
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım?
Sen ey Hazar ,engin Hazar,Türk Hazar,
Söyle bana boylarında kimler gezer?..
Kafir moskof yine mezar mı kazar?
Seyhun gibi, Ceyhun gibi çağlarım,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?..
Moskof bayrağını çekmiş gemiler,
Yol alırken dalgaların iniler,
Her gelen haber de derdim yeniler
Nerde benim Oral- Altay dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım
Vatanlar,vatanlar,esir vatanlar,
Ey yüreği vatan için atarlar,
Toplanın elleri silah tutanlar,
Kıyam etsin ölülerim,sağlarım,
Nerede benim yaslı tanrı dağlarım?..
Esen yellere bak sevda yelidir,
Açan güllere bak bayrak alıdır,
Senden ayrı düşen gönül delidir,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım
Duman olur dağlarına ağsam mı?
Yağmur olup dağlarına yağsa mı?
Yıldız olup göklerine doğsam mı?
Ah çeker de yaşın yaşın ağlarım
Nerede benim Oral-Altay dağlarım
Doğmuyor,doğmuyor aylar,yıldızlar
Çalmıyor kırılmış kopuzlar,sazlar
Karalar bağlamış gelinler,kızlar
Akşam olur sabah olur ağlarım
Nerede benim yaslı Tanrı dağlarım
Allah Allah diyen ezanlar nerede?
Efeler,yiğitler,kızanlar nerede?
Taşkentler,Kırımlar,kazanlar nerede?
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Artık Dede Korkut öğüt vermiyor
Gültekinden bildirgeler gelmiyor
Ne söylesem olmuyor, ah olmuyor
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Sürüler dağılmış,yaylamaz olmuş
Irmaklar kurumuş,çağlamaz olmuş
Ozanlar,Şamanlar söylemez olmuş
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Mağripten maşriki soranlar hani?
Çini,Viyana’yı soranlar hani?
Üç kıtada dimdik duranlar hani?
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Geçmiş günler birer hayal oldular,
Bedr-i tam idiler,Hilal oldular,
Dün cevapken bugün sual oldular,
Nerede benim Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur sabah olur ağlarım
Kınaman dostlarım gözümde yaş var,
Şu kara bağrımda bir kara taş var,
Tam elli iki milyon esir gardaş var,
Nerde benim yaslı Tanrı dağlarım
Akşam olur sabah olur ağlarım

Osman Yüksel Serdengeçti

Ayasofya

Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...

Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...

Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...

Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...
Kur'an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...

Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...

Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...

Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...

Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...

Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...

Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...

Osman Yüksel Serdengeçti
Kaynak.Antoloji.com
X